Happy Hour :)

  Yakinda gelmesi beklenen uzun posta bir isinma sadece.
  Arenigo uykudayken kahvenin yaninda anlatilasi uc-bes cumlecik.
  3gun Selimiye, 5gun Antalya ve sadece 1gun surebilen uzun bir tatilin sonundan, malesef hasta olarak donduk evimize. Ilk kez antibiyotik kullandik Aren icin. Kisa suren atesi inatci ve  yorucuydu. Evden uzakta olmanin verdigi huzursuzluk ve homeopatik kitimizin yanimizda olmamasi sebebiyle yasadigimiz telas bizi oldukca yordu.
  Ardindan hemen hasta olmaya hazir bunyem,bu firsati da kacirmadi. Uzun lafin kisasi on gunu askin suredir perttik. Yeni yeni kendimize geliyoruz.
 *Bu sure icinde kucuk adam oglum cok daha fazla sey soylemeye basladi.
 *Adi ve yasi soruldugunda cevapliyor mesela :) Yalan yanlis da olsa. (des=5)
 *Bu yazin basindan beri yasadigi suya girme korkusunu ansizin bir kenara birakti.O havuz senin,bu deniz benim fink atti.
 *Baska cocuklara cok duskun olmaya basladi. Gorunce cok seviniyor ve oynamak istiyor.
 *Hafizasinin cok eskileri bile hatirladigini farkettim bir de. Unutmustur dedigim hemen herseyi unutmamis buluyorum.
 *Bize olan sevgisini cok daha fazla belli ediyor artik. Sariliyor,opmemi istiyor. Nazli nazli bir de annee deyisi var ki...
 *Bir sure once hortlayan trouble two gercegimiz ise, sicaklardan midir pek ortada gorunmuyor su siralar. Aman diyim, uyu sen tirabilcim.

Suanda  icerde uyuyan bir bebegim, bir de melegim var.
Dahasi da var; kahvem, blog okuyacak vaktim, keyfim.