19 Haziran 2011 Pazar

Best DAD Ever

     Her yıl Haziran ayının 3. Pazar'ı Babalar günüyMÜŞ. Gercekten bilmiyordum. Duyuyordum elbette, malum tuketim amaci guden gunlerden biri  daha.. Ancak dikkat bile etmemisim tam olarak zamanina. Demem o ki, bugun sadece Aren'in degil, benim de ilk babalar gunu deneyimimdi.
    
    Aren olagan zamanindan yaklasik 20 dk erken uyandi bu sabah.. Sezmis gibiydi; annesi bir telas icindeydi ;) Rutin sabah bakiminin ardindan,ona Henrieta nin Sk'dan getirdigi -i love dad- t-shirt unu giydirdim. Salonun ortasina biraktim. Bir tarafinda oyuncaklari, diger tarafta Cun'e verecegimiz hediye ile. Isine yaramayacagini anlamis olacak ki herseye dokunmaya calisan oglum, babasinin hediyesine donup bakmadi bile :) Bir de kart hazirlamistik. Sade yesil bir kart... Icinde tarihten baska yalnizca Aren'in el ve ayak izi olan. Hangi sevgi mesaji, daha anlamli olabilirdi ki o izlerden baska! Nihayet hazirliklari tamamlayip, oglumun Gamze Teyzesinin yardimiyla hazirladigimiz sunu esliginde MAN OF THE DAY i uyandirdik. Sunu yalnizca baba-ogul kendi fotograflari ve Cem Karaca nin o duygusal sarkisindan olustugundan biricik babamizi fazlasiyla duygusallastirdi. Salonun ortasinda kostumu, hediyesi ve karti ile onu bekleyen oglunu gorunce ki halini anlatmayayim bile.

    Velhasil, giderken guzel duygular birakti 19 Haziran bizde. Bir babanin yasadigi her evde benzer izler birakmasini da oyle arzu ederdim ki... Oyle olmadigini bilsem bile. Keske her baba, baba gibi dursa esinin,cocuklarinin yaninda. Buyuklugune, durusuna hergun birseyler katsa.Hayran biraksa kendine... Keske! Oysa bence babalik ogrenilen ve olculebilir bir yeti.

     Babasini tanimaya pek firsati olmamis bir evlat olarak ben, kendi adima, oglumun Cuneyt gibi MUH-TE-SEM  bir babasi oldugu icin oyle mutluyum ki...

   Ve yine ayni Ben tum babalarin gününü kutlarım.

15 Haziran 2011 Çarşamba

AHH BU LAKTASYON!!

    Tarih yine 26.09.2010. Yeni Hayat-ın baslangıcı. Asıl hayatımın... Saat 10.35 sulari. C_section dan cikip odaya getiriliyorum ki bir ciglik cigliga aglama.. Aklimdan ilk gecen 'yok canim bu benim melegim olamaz'  derken, goruyorum kocaman acik bir agiz etrafta beni!! ariyor avaz avaz. Hemen sevgili Tulin -esimin abisinin esidir kendisi- Aren'i bana yaklastiriyor. Sonrasi animsayamayacagim kadar hizliydi. Oglum artik emiyordu. Ardindan bir ic cekis ve rahatlama. Hem onda , hem bende..  Iste boyle basladi benim laktasyon maceram.

   O zaman bu denli farkinda degildim belki emzirmenin benim icin onemini, bu denli hayatimin odagi olacagini. Aren'le aramizda olusacak gercek ustuluge yarasacak bu bagdan bihaberdim henuz. Hatta gebelik doneminde ve oncesinde irritating :) bulurdum emzirmeyi. Ne buyuk yanilgiymis meger. Nerden bilebilirdim!

   Velhasil , gunler yavastan akmaya baslamisti, biz de tandem yasamaya.. Hatirlarim gunun uyku zamanlari da dahil beste ucunu emzirerek gecirdigim gunleri.. O donem, Michael Ende'nin Momo'su misaliydi zaman bize. Agir, aksak... Duman adamlarin yasamimiza giremedigi ender bir surecti. Bunalmiyordum desem inanmazsiniz biliyorum. Kisa sure de olsa cok  aciliydi emzirmek benim icin. Yaniyordum,sabrediyordum, biliyordum gececekti ve gecti (Mustela Nursing Comfort Balm sagolsun :)). Yine de oyle mutluydum ki. Post partum donemde hayatimda laktasyon olmasa ne yapardim bilemiyorum, (Thanks God!)

    Caya corbaya limon misaliymis meger emmek, bebege. Uykuya, doymaya, aglamaya, gaza, kolige hatta can sıkıntısına bile tek careydi emzirmek. Tecrube edenler bilir, ayakta, yatarak, ziplayarak, kosarak bile emzirir anne bebegini yeter ki emsin. Ben bir tek amuda kalkip emzirmemisimdir heralde Aren'i, zira onu da yapamamaktayim :)

    Gunler boyle gecip gitti demek isterdim lakin oyle olmadi. Oyle bir sey ki bu sut borsa misali.. Inisli, cikisli! Yanlis hatirlamiyorsam bebegim  yaklasik 5.5 aylikken bir laktasyon krizi vurdu beni. Bu da varmis,bunu da gordum :( Sutum bitti denecek derecede azaldi. Ben tarumar. Uzgun, bitkin, korkak... Pek cok care aradim o donem ; Motherlove More Milk Plus takviyeden tutunda Gnc Brewer's Yeast e kadar. Yaklasik 5-6 gun hayatimin en kara gunleriydi. Evet abartmiyorum en Siyah! Cok sukur ki gecti. Telkin, inanc , istirahat ve ihlamurla gecti.. Anladim ki benim carem ihlamurdaymis :) Sonra Aren full ek gida almaya basladigi donemde de azalma oldu sutumde. Ilgisizdi emmeye yemekler yuzunden. Yine inandim, sut geri geldi. Artik cok daha istekli. Bu durumun uzun surmesini diliyorum.

   Oyle bir tutsaklik ki emzirmek; bugune dek maximum 3 sa 20 ' dk ayri kalabildik birbirimizden.. Kordon'da birali,bol sohbetli  kiprasma vesilesi ile.. Zor attim kendimi eve.. Oylesine bir ozlem  ki karsilikli: Offff! Deli bir bag. Bir o kadar özel. Yansitmak guc. Yine de, laktasyon krizinde oldugum o bet yogun duygulu donemden : - Emzirmek, yolculuktur bir uzak tutsaklik denizine. Donmek istemedigin. Donme vaktini dusundugunde gozlerindeki nemden bir adim onunu goremedigin..- der kendi laktasyon donemimle ilgili son sozu soylerim.

Sevgiler

Ps. Biliyorum hic emziremeyen&emzirmeyen anneler var.. Asla uzmek istemem.. Sadece sahsi hissiyat paylasimim.
Pss.Bu donemimde bana her turlu destegi  veren sevgili Tulin, Henrieta ve canim  Annem 'e tesekkuru borc bilirim.

12 Haziran 2011 Pazar

30

      Bugun dogmusum ben :) 1981 yılının bir Cuma günü... 30 yılını bitirdim, başladığı ana karar veremediğim ömrümün... Sevebildim yaşamayı ve eskittiğim her yılı kutlamayı bir de. Tam 30 yaşındayım ve en az bir bu kadar daha yaşamak isterim gönlümce, OĞLUMLA.
     
     Sabredebilmeyi, beklemeyi, güçsüzken güçlü olabilmeyi öğretenim O benim. Canımdan can Aren'im. Azmettirenim, sükrettirenim, erken gelenim, kıpır kıpırım... Mavinin O'ndan önce mavi, yeşilin yeşil olmadığını gösterenim.

       Önce sesin geldi 26 Eylül 2010 sabahı ; damarlarımda yangın. Sonra kokunu duydum genzimde ; hala doyamadığım, doyamayacağım... Ve görmeden özlediğim gözlerinle karşılaşma. Terk etmesin diye beni, aklımın önünde diz cökmüstüm oysa ben, ki geldin ; gözlerini görebildim. Anladım şükür buymuş!

      Hediye gibi geldin, Hoşgeldin..